Tutsak

Ergun Evren

yemyeşil ışıklar dünyasına çağırdım oysa... 
bir sarıydınız siz, bir korkaktınız... 
arzulardı parçalara bölünen ekmeğinizde, gözlerinizde 
bir çığandı alıp giden sizi belli değildiniz... 
köstekleyen o düşüncelerdi akşamlarınızı... 
tutkularınızdı, öykülerinizdi, mutsuzluklarınızdı 
ve çöküşüydü zift yalnızlığının bir bir asfaltlardan... 

yemyeşil ışıklar dünyasına çağırdım oysa... 
artık yoksunuz, yok anılarınız, yok bölüşülmesi saniyelerin 
korkaksınız, korkaksınız bir yerde gözlerime bakmaklardan 
gökyüzünde gürültülerdir, bir türlü dinmez gözleriniz 
bir çiçekte bulmuşsunuzdur önce, bir mevsimde ya da bir ekim akşamı 
kahır boyu yaşarsınız, anılar boyu yaşarsınız, olmaz olmaz olmaz... 
yarınlar için yaşarsınız sonra, kendinizden bir başkası için yaşarsınız... 
inanmaz 

yemyeşil ışıklar dünyasına çağırmıştım oysa... 
demek siz gerçekten o düşünmek istemediklerim 
demek onlarla varmışsınız tüm inançlarınızla 
Ve onlar sızmış bir yakın olması bu kadar sevgiden yana 
arzunuz tüm korktuğum öykülerinizmiş, bir yerde sizin bile... 
demek siz, hani korkusuz bakmak gözlerine bir çocuğun 
demek siz, hani korkusuz bakmak gözlerine bir 
demek siz... demek siz... demek... Hayır, söyleyemeyeceğim 
benim vurmam gerek sizi, ya da vurulmaktan yazıksınız...