Si-hi-ya

Ergun Evren

Hiçbiriniz bilmeyecek Sihiya'yı 
Öğrenemeyecekler de 
Kiminiz bir şehir ismi 
Ya da memleket sanacak kiminiz 
Ve atlasları açıp okyanuslarca arayacak 
Hint'i, Çin'i, Maçin'i, 
Tarihleri paralayacaksınız 
Bulamayacaksınız. 

Sonra kız ismi sanacak insanlar 
Sevdiklerinin, bildiklerinin adlarını araştıracaklar 
Belki de komşu kızları birbirlerine 
Şüpheyle bakacaklar 
Dost düşman insanlar ömürlerince 
Sihiya'yı arayacaklar 

Ben de Sihiya'yı arıyorum oysa 
Biliyorum O bilinmezliğince güzel 
Manalı, bulunmazlığından yana 
Belki her yerden, herkesten uzak 
Belki, tanırız sesini duysak 

Si-hi-ya: Kirlenmemiş isim 
Si-hi-ya: Duyulmamış ülke 
Si-hi-ya: Bilinmeyen, ulaşılmayan 
Bir yer. Bir isim... 
Si-hi-ya: Baharla gelen her mevsim 

Onu İspanya gecelerinin sarhoşluğunda 
Hint şarkılarının korkunçluğunda 
Belki Çin Seddi’nin gerisinde duyuyorum 
Öylesine derin bilinmezliği 
Ki uzak olduğu kadar yakında; biliyorum. 

Si-hi-ya: Büyük tarihler kadar eski 
Yaşanmamış aşklar kadar sonsuz 
Si-hi-ya: Ak saçlı bebek 
Si-hi-ya: Sangtundan görünen melek 

Dudak değmemiş bir şarkı düşün 
Bir çiçek. Hiç açmamış omur boyunca 
Ya da yüzyıllar önce yaşamış 
Bir kavmin başkentini görürsün 
Ve yüzyıllar sonra belki 
Bu şiirde Sihiya'yı bulursun. 

Si-hi-ya: Sonsuzluk tanrıçası 
Si-hi-ya: Bilinmezlik türküsünde 
Yüzyıllar önce Çin'deydi belki 
Si-hi-ya: Venüs'ten güzel Venüs güzelliğinde