Sürüp Gelen Çağlardan

Erdem Bayazıt

Yeryüzü bana mescit kılındı 
Ant verdim toprak şahit tutuldu 
Her sabah her öğle her akşam 
İkindiyle yıkanarak yatsıyla donanarak 
Seslerden bir sesle fırınlanıp 
Sulardan polatlanan benim. 
Geldim durdum önünde işte bir anıt gibi 
Sıyırarak sırtımdan bir yılan giysisini. 
Evet bir hançer ağacı gibi büyüyor içimde acı 
Dağlardan bir dağ gibi kabaran yüreğimde. 
Kargaların sırtlanlarla anlaştığı bir günde 
Bir yabancı fırtınaya tutulan yapraklarım 
Kudüs'te Mescid-i Aksa'da 
Belki bir batı karanlığında Topkapı'da 
Yangına uğramışsa 
Duymaz olmuşsa kulaklarım göklerin muştu sesini 
Elbet kıracağım bir gün bu ihanet kelepçesini 
Çün defterler açılıp hesap soruldukta 
Yetimin hakkı soruldukta yoksulun hakkı soruldukta 
Milletim omuz omuza verip 
Kıyama duruldukta. 
Gündüzler nasıl beklerse gecenin bitmesini 
Sabırla söküyorum bu tarih gecesini. 
Yüreğim usul usul vuruyor Kafkasyalım 
Namludan yeni çıkmış sıcacık kurşun gibi 
Dağlılar dağlar gibi ormanlar ordu gibi ağaçlar asker gibi 
Bir şimal rüzgarı değil bir Şamil fırtınası 
Tutsaklık haritası değil bir zafer coğrafyası 
Can pazarında Azerbeycan'da 
Bir türkü işliyor nakışını kalbimin üstüne 
"Kurban olayım ayına ayına yıldızına" 
Bir ucundan dünyanın öbür ucuna 
Kan olup dolaşan damarlarımda 
Arabistan’da Pakistan’da Türkistan’da 
Şu anda 
Iran'da Afganistan'da. 
Gecelerden bir gece en kesin bir tarih gecesini 
Delecek elbet yangina ugramiş gözlerim 
Içimde kayalaşan bu güç bu savaş birikintisi 
Sagdan sola kavisler çizerek 
Ak bir kagit üstüne dolaşir gibi 
Dolaşan Asya'yi Afrika'yi Amerika'yi 
Sonra bir solukta geçerek üstünden Avrupa'nin 
Avrupa'nin Rusya'nin. 
"Yememiştir hiç kimse 
Elinin emeginden daha hayirlisini" 
diyerek 
Şafak gibi alinlara terle yazilmiş 
Hakkin mutlak ölçüsünü 
Elbet benim işçilerim çekecek 
Emegin kutsal diregine. 
O işik ki düşer bir zenci yüregine 
Birden aydinlik kazanir zulme ugramiş bütün yürekler 
Onulmaz hint agrisina tükenmez çin sancisina 
Isyanin macarcasina ezilmenin çekoslavakcasina 
Yanmanin polonyacasina direnmenin vietnamcasina 
Gerillanin arapçasina 
Yetişecek elbet benim müjdeci sesim. 
Ey insan ey şimdilerde hep bir beklemeye duran 
Duy zaman içre sürüp gelen bu sesi 
Sürüp gelen çaglardan çaglara 
Renk veren tarihe yeşil çaglayan 
Savaşçi yüreginden savaşçi yüregine 
Cezayirden senegalden 
Yüregimin içine Bogaziçine 
Kelimelerden bir kelime diken yeryüzüne. 
Dünyanin kalbini dinle geliyor adim adim 
Dallar meyvaya dursun toprak tohuma dursun 
Insan barişa dursun selama dursun zaman 
Sabir savaş zafer. Adim : MÜSLÜMAN.

Ankara - 1975