Elmas

Akgün Akova

duymuşsundur Kaşıkçı Elması'nı bir kaşık suda boğdum 
yazdığım şiire girmek istedi piç kurusu 
alısmışmış aşk şiirlerine 
var mı öyle yağma be 
üstümüzde ne hakkı var ne iyiliğini gördük 
ne değeri var Hiroşima 8.15'de 
Kurtuluş Savaşı'nda, Vietnam'da, mayın tarlalarında 
duymuşsundur Topkapı Sarayı'ndan kaçırıp boğdum Elmas'ı 
herkes hak ettiğini 
bak hak edilmiş cazgır sevinçlerim oldu mu 
                                        ille de yanıma seni isterim 
gel beni kadınla, beni ateşle, beni demle 
sözcüklerimin izini sür 
sıyır kabuğundan gerçeği 
porselen kırığımı, yazboz tahtamı 
Fenike alfabemi çöz götür milattan önce çok eskiye 
hüznümün parantez içini aç, genişe aç, sessize aç, 
                                        belleyip yabanotları yeşille 

yalnızlık nöbetime geldi mi sıra 
beni ikizle, beni kedile, beni sevgile 
biliyorsun yaşamak zorundayız kimseye boyun eğmeden 
iki kişi de olsak, çoluk çocuk da olsak 
oysa gökyüzünün kuş mezarlığına döndüğü doğru 
insanların şikayet kutusu olduğu 
denizin ucu kaçmış su olduğu 
cellatların büyük ilanlarla arandığı doğru 
işte sırtımı sana dönüyorum öldüreceklerse sen öldür beni 
yaşayacaksam sen yaşat 
sen adala, sen dalgala, sen ıslat 

duymuşsundur ömür boyu hapis yedim bir kadının boynuna