Ellerimde Bir Göztaşı

Can Yücel

Ellerimde bir göztaşı, gözlerim boş gidiyordum  
Ne bileyim, bir damlanın böyle deniz olduğunu  
Şaştım, mavi bir fal gibi açılınca önümde  
Giritli bir ölümüm varmış, bir balıkçı fitil gibi  
Patlayacakmış avucunda otuz çubuklu gençliğim  
Üç günde mi desem, üç gökte, üç kulaçta mı  
Ben ki, o camgöbeği çiçekler açan ağaç  
Kırılmaz bardaklar gibi tuzla buz olacakmış  
Ne zaman boğulsam böyle yosun kokuyordu ışık  
Sabahcı kahvelerde bir çiroz ötüyordu  
Ve dalgalarımı geçen o deniz şoförleri  
Böyle uyur düşlere bindirmiş gemiler  
Uyuklar gibi üstünde mermer masaların  
Bir tahta parçasıydım, osmanlı bir kazadan kalmış  
Yüzüyordum, islam kaptanın ahşap ayağında  
Öbür tahtalara öbür insanlara doğru  
Cumhurdu mürekkep balığı, simsiyah yüzüyordum  
Ne bileyim, bir korkunun böyle destan olduğunu  
Ağardım, nisanlayınca gece, ve yavrulayan yalnızlık  
Ya da ilk insanın doğduğu, öldüğü dağdı Moby Dick  
Nefes aldıkça filbahriler köpürüyordu sulardan  
Çanlar çalıyor kulaklarımda, yunuslar yarışıyordu  
Alyuvarlar, dolkuşları ve rüzgar midyeleri  
Dedim, dünya gibi bulut yok dünya üstünde  
Ellerimde bir göztaşı, gözlerim boş gidiyordum  
Ne bileyim, bir türkünün böyle Veysel olduğunu  
Açıldım, çıkmaz bir sokak gibi, kapanınca denizde.