Güz

Nevzat Çelik

sarı yaprakları ağaçların 
kanatları kırık bir kuş gibi düşüyor 
ta buradan duyuluyor gürültüsü 
kalbimde dehşetli bir keder üşüyor 
kuru yaprakları ağaçların 
kanatları kırık bir kuş gibi düşüyor 

içerde vakitsiz basıyor keder 
gözlerimi kapatıp seni düşündüm 
seni su başında bir karaca gibi 
en güzel yüzünü verirken suya 
bir tüfeğin aynasında gördüm 
tam altı bahar altı koca kış 
kesik bir dal gibi titredim kıyasıya 
bir tüfeğin aynasında gördüm seni 
en güzel yüzünü verirken suya 

içerde vakitsiz basıyor keder 
yasak bir kitap gibi yakılmayıp bu güz de 
sensizliğe mahkum edilirsem eğer 
hasretin beni duman edecek 
içimde seni sevmek telaşı 
alıp başını gidecek 

alıp başını gidecek seni sevmek telaşı 
her kuleden uzanıp açıp her mazgalı 
karanlık bir kuyu gibi bakacak düşman gözü 
ve ben duyarak hissederek bu gözü 
yasak bir ıslık kıvırıp dudaklarımın ucuna 
delip de geçemezsem gözü 
kırlangıçlar uykumu basacak 
gözlerime vuracak 
kanatlarında uçurdukları ayın 
çıplak ve ölü yüzü 

kırlangıçlar uykumu basacak 
gözlerim deli deli bakacak 
üçe beşe çıkacak nöbetçi sayısı 
yasak bir ıslık dudaklarımı yakacak 
felaketim olacak 

felaketim olacak biliyorum 
bu vakitli vakitsiz bastıran keder 
bu kalbime sürtünen cehennem telaşı 
voltamın ucunda savrulan bu sapsarı hüzün 
bu senin tüfeklerin menziline düşen güzelim yüzün 
ülkemin yüzü kentlerin dağların yüzü 
bu işkence bu ayrılık bu zulüm 
sonra bu diz boyu yaprak ölüsü 
göçüp giden bu kuşlar.. 
ağlamak ayıp değil işin kötüsü 
alaca bulaca yürüyor üstüme bulut 
gözlerime değerse duramam 
sevgilim sevgilim ellerimi tut

Ekim 1985