Fadik ile Kuş

Oktay Rıfat Horozcu

Fadik kız Fadik kız 
Kuşa bak kuşa 
Süzüm süzüm süzülüyor havada 
Kuş musun 
Şeytan uçurtması mısın ağabey 
Bu ne keyif böyle 
Kedi desen öyle 
Köpek desen öyle 
Tavuklar horozlar öyle 
Ağaç ver yansın etmiş pembeyi yeşili 
Donanma sanki mübarek 
Deliye dönmüş çayır çimen 
Halı gibi kara toprağın üstü 
Fadik kız Fadik kız 
Fırlat çarığı çorabı 
Yürü 
Bir daha söyletmedi Fadik kız yürüdü 
Az gitti uz gitti 
Dere tepe düz gitti 
Ballıbabaları emerek 
Burnunu çekerek 
Ver elini çekelek 
Ben sana küselek 
Gide gide bir ağacın dibine vardı 
Ağaç büyük 
Üç adam kucaklayamaz 
Dalları nah belim gibi 
Yaprakları yeşil 
Ama ne yeşil 
Karaya çalar yeşillikten 
Ağaç dile geldi 

                     Fadik 
                     Buyur ağaç 
                     Karnın aç mı 
                    Aç ağaç aç 

Çelerden dili dolaştı Fadik’in 
Ağaç sordu 
                      Ne yersiniz sizin köyde 
                      Ekmek yerik 
                      Başka 
                      Pancar yerik 
                      Başka 
                      Başka ekmek yerik 

Ağaç kızdı 

                      Bana bak Fadik 
                      Doğru söyle 
                      Başka ne yersiniz köyde 
                      Erik yemez misiniz erik 
                      Yerik 

Ağaç küplere bindi 

                       Ulan piç kurusu 
                       Siz et yersiniz köyde 
                       Yerik 
                       Siz börek yersiniz köyde 
                       Yerik 
                       Ha öyle imana gel 
                       Yerik 
                       Siz makarna yersiniz köyde 
                       Yerik yemezik yerik 
                       Vay 

Ağaç sıyırıp köklerinden  birini toprağın altından 
Bir tekme salladı Fadik’in kıçına 
Fadik balon gibi 
Yükselmeye başladı havalara 
Bereket 
Şu bizim kuşa 
Hani canım 
Şu yukarda lafı geçen kuş 
Kaptığı gibi Fadik’i 
Gak deyince et 
Guk diyince su 
Yerden yedi kat arşa kanatlandı o hızla 
Baktılar cennet 
Cennette bir kalabalık 
Bir kalabalık 
İğne atsan yere düşmez 
Çukurova ırgat kahvesi sanki mübarek 
Ama öylesine değil 
Lüküs kibar 
Duvarlar silme muhallebi 
Ayın on dördü gibi gılmanlar 
Gılmanların peşi sıra rintler 
Kırk dokuzluk ab-ı kevserler patlatılmuş 
Ciğer kebapları sulu sulu 
Kimi güler 
Kimi konuşur 
Kimi 
Canib-i rahmete son çektiği sağarla döner 
Kısacası alem  
Rintlerden biri Fadik’e sordu 

                       Ciğer yer misiniz sizin köyde 
                        Yerik 
                        Hindi dolması 
                        Yerik 
                        Bibido 
                        Yerik 
                        Mr. Pickwick 
                        Yerik 
                        Eveleme develeme deve kuşu kovalama 
                         Yerik 
                         Peki şey yer misiniz şey 
                         Yerik 
                         Miyan kökü 
                         Yerik 
                         Mısır koçanı 
                         Yerik 
                         Hayal Şehir 
                         Yerik yemezik yerik 

Bir tekme Fadik’in kıçına 
Sür deveci develeri yokuşşa 
Ak göğüste gül memeler tokuşa 
Bereket şu bizim kuşa 
Derken efendim cumburlop 
Yeni baştan yeryüzüne indiler 
Fadik iki göz iki çeşme doğru eve 
Kuş 
Şeytan uçurtması gibi süzülmeye 
Bıcır bıcır söylenmeye havalara