Batak

Oktay Rıfat Horozcu

Gökteki uçurumdan başım dönse de, 
               Sokulurdum az daha, az daha. 
Gömük yarı belimize kadar, büyük 
                Yarı belimizden öte, cıvık 
Batakta. Bir sarmaşık gibiydi batak, 
               Bir tuz ki aşımıza karışmış, 
Oyar köstebekleriyle etimizi. 
               Kelepçelidir kirpiklerimiz, 
Acır bir ışığa dönse yüzümüzü. 
               Aydınlığa versek elimizi, 
Uzuyor koyu bir katranla yapışkan 
               Parmakların ucunda ip gibi. 
Ak bir güvercin alsak avucumuza, 
               İnim inim karayel yerine, 
Güvercinin tüylerinde batak. Batak 
               En uzak ışıltılı yıldızda. 
Çektik kentin yorganını üstümüze, 
              Düşler kurduk, düşlerimiz batak. 
Ve batak kişiler sardı yöremizi: 
              Suratları insana boyalı 
Bütün o alıp satanlar, üleşenler; 
              İçimizde açan karanfili 
Kara tırnaklı yaldızla kirleterek, 
              Sıkınca bir irin çıksın diye 
Yalnızlığa gömenler, ün tacirleri, 
              Bağnazlar, despotlar ve ödlekler; 
Havasız odalarda duman kişiler; 
              Yoksulun cebinden aşırırmış 
Beşikleri yutturanlar altın diye. 
             Durgun batak, leş kokulu batak! 
Atımı getirin benim, kır atımı! 
             Bataktan dörtnala çıkmak gerek!