Maceram

Nevzat Çelik

genç mi olunurmuş içerde a benim gülüm   
söyledim yedi yılda bütün türkülerini ömrün   
güz bir yandan uçuşur saçlarımda   
                                                      kış bir yandan   

ihtimal ki ben senden tam sekiz ilkbahar büyüğüm   
sen saçlarına ilkokul kurdelası taktığın gün   
dev adımlarla buluştu ayaklarım   
                                                        ah ne çabuk   
kanımı pompaladı yüreğimin çelik kasları   
kanım damarlarımda şaha kalkan atlardı   
beyaz atkılar gibi attım boynuma bulutları   
uçura uçura yürüdüm rüzgarında ölümün   

en güzel nakışını vururken kanatları kuşun   
delip geçti karaciğerimi karanlık bir kurşun   
onsekiz yaşım düştü ıslak aynasına asfaltın   
ılık bir ıslık gibi aktı kanım   
                                                        fakat ölmedim   

bir hemşirenin mavi gülüşüne tutundum gülüm   
anladım ki asla yenemez gülen insanı ölüm   
dokuzuncu gün haykırdım pencereden gökyüzüne   
heey   
kurşunların rağmına yaşamak ne güzel şey   

ben böyle hep uslanmaz kavgacı ve her güzele aşık   
durmuşken seksen mart akşamlarına bahar gibi ışık   
duvarlara zincirlere çıktı yolu umudumun   
şarkılar ne bilsin sorguevlerini istanbul'un   
gayrettepe'yi samandıra'yı... ah gülüm ne bilsin   

parmaksız bir el gibi bütün tanımları insanın   
insan işkencede susabilen bir hayvanmış meğer   
dur ağlama küçüğüm hiç yakışmaz yüzüne keder   
ta kökünden türükdüm dilsiz kalaçmışım ne gam   
işte böyle başladı benim yıllar süren maceram

Ekim 1985-Haziran 19