Çankırı Hapishanesinden Mektuplar IV

Nazım Hikmet Ran

Sıcaklar bildiğin gibi değil 
ve ben ki yalı uşağıyım, 
deniz ne kadar uzak... 

İkiyle beş arası 
cibinliğin altına uzanarak 
ter içinde 
kımıldanmadan 
gözlerim açık 
dinliyorum sineklerin uğultusunu. 
Biliyorum : 
şimdi avluda 
duvarlara çarpıyorlardır suyu, 
kızgın, kırmızı taşlar tütüyordur. 
Ve dışarda, otları yanmış kalenin eteğinde 
bir kezzap aydınlığı içindedir 
simsiyah kiremitleriyle şehir... 

Geceleri birdenbire rüzgâr çıkıyor. 
sonra kayboluyor birdenbire. 
Ve karanlıkta canlı bir mahluk gibi soluyup, 
yumuşak, tüylü ayaklarıyla dolaşarak 
bizi bir şeylerle tehdit ediyor sıcak. 
Ve zaman zaman 
ürpermelerle duyuyoruz derimizin üstünde 
                                      bir korku halinde tabiatı... 

Bir zelzele olabilir. 
Zaten üç günlük yere geldi, 
salladı çapanoğlu Yozgad'ı. 
Ve yerlilerin kavlince : 
altı tekmil tuz madeni olduğundan 
                                   yıkılacak Çankırı şehri 
                                                    kıyametten kırk gün önce. 

Yatıp bir gece 
başın bir kalasla ezilmiş, 
                         çıkmamak sabaha... 
Ölümün bu kadar körü ve mendeburu... 
Ben yaşamak istiyorum biraz daha, 
daha bir hayli yaşamak. 
Bunu birçok şey için istiyorum, 
birçok 
çok mühim şeyler.

12.08.1940