Zıtlıklar Ufku

Bahar bir amansız kar-buz içinde,
Her ufukta masmavi bir aydınlık.
Hülyalarımız var Çin'de, Maçin'de,
Gözde uzaklık, gönülde yakınlık. 
Hedefler tâ Kâfdağı'nın ardında,
Ama vadi şâhikaya yol olmuş;
Yolda şafak şölenleri ard arda,
Işık atakta, zulmetse yorulmuş... 
Aşılmaz rampalar iniş ufuklu,
İnişlerse geçit vermez sarp yokuş;
Boş sandığın ummân gibi dopdolu,
Ummân görünenlerse sığ ve bomboş. 
Saf yağmurla kara çamur iç içe,
Kuru balçık bir dirilişe gebe;
Karanlık nurların alnında peçe,
Işıklar yağıyor açık her kalbe. 
Gerçi poyraz biraz serince esiyor,
Tülleniyor sık sık acı bir melâl;
Ama sürprizler de nefes kesiyor,
Yeniden iç içe yıldız ve hilâl... 
Zaman bir altın çağ gongu vuruyor,
Her seste ikbâlimizin bestesi;
Devran gerçek eksenine yürüyor
Her bucakta Hızır, İlyas nefesi. 
Arkada kırık kalpler var hüzünlü,
Bahar gelsin, güller açsın dilerler.
Aşkla gerilmiş, hizmete gönüllü,
Oturur-kalkar "Allah" der inlerler...

Kaynak: Sızıntı, Aralık 1997