Sır Burcu

El ele bayramın gölgesindeyiz,
Yüzlerde ziyâ, ufuklarda ışık;
Saflarımız sımsık. 
Milletçe Hakk’a vuslat peşindeyiz,
Besbelli artik kimler O’na âşik;
Hissizlere yazik! 
Ince bir remiz gökyüzünde hilâl,
Arkasinda eşref saatler apak;
Sirla dönüyor çark...
Bir bilsen neler resmediyor hayâl,
Zulmetlere inat ardarda şafak,
Insanlarda merak... 
Ruhlara âdeta Cebrail inmiş,
Ilhamlarinda bugu bugu mânâ;
Kalb buna âşinâ...
Her yörede sanki Hizir gezinmiş,
Renkler akiyor bahardan hazana;
Dillerde hep senâ... 
Güm güm şimdi bütün gök kapilari,
Ins, cin ve rûhânî sesi karışık;
Bozgunda karanlık...
El açmış her yanda Hakk’ın kulları,
Tekmil yer-gök birbiriyle barışık;
Mevsim buna açık. 
Kalplerimiz ızdırapla buruktu,
Coştuk bir kez daha tekbir sesiyle;
Itrî bestesiyle...
Her taraf kardı, kıştı ve soğuktu,
Duyduk baharı bayram nağmesiyle;
Mâzi neşvesiyle... 
Sarmıştı hicranlı gam hepimizi,
Yoktu gönlümüzde sevinçten eser;
Simsiyahtı her yer...
Bükmüştü bin bir keder belimizi,
Sıyrıldık hepsinden bir nurlu seher...
Milletçe beraber. 
Kalbimiz neş’eyle çarpıyor artık,
Herkes tam tekmil O’na doğru yolcu;
Bekliyor sonucu...
Yolculara rahmet kapısı açık,
Arş gölgesi bu yolun öbür ucu...
Sonrası sır burcu...

Kaynak: Sızıntı, Ocak 2000