Allah ve Insan

Tekmil Insanlik her an Allah duygusuna aç,
Zihinler şîrâzesiz, zihinler O’na muhtaç...
Sezer her zaman temiz vicdanlar bu duyguyu,
Düşünce çikmazlari Rabb’e ulaşma koyu... 
Ilmin o engin ufku, mantigin hünerleri,
Dolduramiyor Imandan boşalan yerleri. 
Bir sürü ulemâ ve bir sürü de filozof...
Nazariyeleri çarpik, düşünceleri kof. 
Ne fikirlerinde sadra şifa veren beyan;
Ne madde ötesini oldugu gibi duyan. 
Anlayişlar kisir; her şeyin mebdei meçhûl,
Ve yığınlar faraziyeler ağında ma’lûl. 
Oysa, her renkte ve her seste O’ndan bir ma’nâ,
Ruh ve hikmet ufkunda her şey Insandan yana: 
Varlik O’nun nuru, o Nur’un dalgalanışı,
O, hem varlığın hem de hâdiselerin başı... 
Bu sırrı kavrayan gönüller oturaklaşır,
Ancak oturaklaşan ruhlar O’na ulaşir. 
Gözsüz görmese de her yani O kaplamakta,
Sirra, hep bu ilâhî münasebet akmakta...
Ve duygular O’na uyanmakta perde perde,
Bir vuslat istikametinde ki az ilerde... 
Her tarafta kevserden gürül gürül çeşmeler,
Her yanda Insan-Allah bestesinden nagmeler. 
Fikir bu ufka erip gönülle birleşince,
Ayri bir visal kapisi açilir her gece. 
Bu eşigi aşan ruh kendi özüne erer,
Gerçek Insan olmaktan gaye de buymuş meger...

Kaynak: Sizinti, Eylül 1995