Zamanin Dar Uçlari

İsmail Aykanat

1.
çatinin kirini üzerime yagiyor
bulutlari gökyüzünden indirip eskitmeli

hicran yoksa
hangi valsin gürültüsü
guo vadis aç yolumu
istanbul’a hüküm giydim
salgın sürek avları güzellerin ürktüğü

zamanı görüyorum
iskeletlerle intihar talimleri kelimeler pus
öptüyse güz öpmüştür alnını yaz benim
tutunarak hiçliğe
 b
    o
       ş
          l
             u
                ğ
                   a   
çaresizliğe
sonu yok bir gönül defteridir okur
günceler de kaybolur savaşın ortasında
ütopya ne kelime çağa özgü endişe
kuklalar peşreve doğruluyor kelimeler pus
bütün seherler silindi takvimden 

sen bir aldatmacıyla koparıldın benden
içte pusamış sevgi
uzayınca sessizlik duvarlar arasında
gözbebekleri olur bir zaman atlısında
hoyratça bakışların istilası kaleyim
sarsıntılarla gelir gelir şarampol
günceler de kaybolur savaşın ortasında
ötede yüksekçeler gezegeni kovalar

ne kaldı sormadığım sevda elçilerinden

         eleğimsağmadan düşen 
         en kızıl ince tırmık olmaya-
         bilirdi ritmin onulmaz kâgir döşeme

guo vadis nerde aynalara düştüğün akis

2.
tankla çekilen fotoğrafta güneş batıyor
             
3.
karanfiller evlerde ölüm koklarken
anneler balkonlarda cinnet örerken
asaletimi tasdike memur
bir maymun
belâ çerağı mıdır başımda yanıp sönen
ışıklara ne oldu huzmeler neden mahmur

vebalini taşıyor gövdem okyanusların
karanfiller evlerin ölümünü kokuyor
hasretin gül ettiği çarşılarda
endişenin hakanını arıyor şair
ve anlamak denen meyvemiz
çürüyüp kalıyor zamanın dudağında

devrik bir cümleyim anılarda
saçlarımı alıyor bir kadın
asya gibi bir kadın
 
4.
gece bir tavernadır utancın
egzotik bahçelerinde
her şey yarım kaldı ayinler bile
atıyorum bremen mızıkacılarını
payına sus düşmüş şafaklardan
beni fecr üzre anka kuşattı
zamana öten anka uzaklara söylence
gece bir tavernadır utancın
egzotik bahçelerinde

5.
            sıra servilerin arasında
            hercaî menevşe
            eylül ağacında segâh gülüşün
            nisan dallarının şehnazı
            işte bak
            bir geçmişte ıslanmanın
            bağbozumu hatırası
kar yağıyor mahrem akşamlarıma
masal zülfünde şehrâyin fırtınası
      
            çevirip sitemkâr yüzünü
            bir deniz kadar engin
            derde âşina olmuş bir ihtiyar diye
            gelir miydin soyunup yalnızlığından
            kuştüyü sessizliğinde dudaklarını
            uzatır mıydın gençliğime

aykırı bakma yüzüme
ben ki yedeğinde uzlet taşıyan kulum
bir deniz eyleyip yüzümü sevda kadar engin
sana taşınacağım
işte bak
göverdi en verimsiz toprakta bile hicabım

6.
zamanın dar uçları şarapnel sağanağında
karanlık kollarını uzatır
masamda can çekişir peymane
bu vals burada biter
çığlıklar da yetmez umutlarına
ince bir nef’îdir hicvim
sergüzeşt akşamlara kaldiysa yazim
büyük güneşlerin ülkesindeyim artik
öptüyse göz öpmüştür alnini
tutunarak hiçlige
zamani görüyorum
intihar talimleri kelimeler
b
    o
       ş
          l
             u
                g
                   a
çaresizlige
sonu yok bir gönül defteridir okur

Kaynak: Tali Bir Akşam