Yalnızlığın Sert Adımları

İsmail Aykanat

sevgi de yük aldı hicrete
artık bunu anlıyorum
doğuyor bak yepyeni bir hayat

bir mavzer menzilindeyim
adımlarımda kaçışın son anları 
mahfel mi
-çün bu bir aşkın adıdır-
giyotin mi
çıkrıksız kuyulara mı bekleniyorum
            suya
                toprağa
                   hayata mı
günah çiçekleriyle bir kadın
mı bekliyor beni

sarp duygular taşıyorum
mitralyözünde kalbimin

geçtiğim kan ırmağı

gecede yankılanır yalnızlığın sert adımları
düşer 
düşer de saçıma kahrın şafak saatleri
-sen bunu duymalıydın mozart-
saatim acıyı henüz beş geçiyordur

hazan dalına astım
gençliğimin ıslak gömleklerini
hatırlar 
ölürüm yaptığımız son valsi
gömün gömün beni
kanat kırık kol kelepçe gecede

ay bastı korkularımı
aman bulmaz dertlerin kordonundayım
yüreğimde taşığıdım bir avuç umut
karanlığı sürgünleyen kolorduları

kulağım bekçinin düdük sesinde
ıslıklar yolumu kent soluklu kırağı
öyle zemheri
öyle muhanettir bu sokak başı
sonra yıldızlar ölür
hakaretlerde büyür bir gerilla yüreğim

beni
kemikleri sızlayan umutların
gömün sıra sıra taşına
ay bastı korkularımı / ay / yar
öyle yaşamak ölümü sereserpe
ki iki vadi yaban gülü kelebek

şehri inkâr ettiğim bir anda gideceğim
ıslıklarımı sunarak
gideceğim 
orda 
BATARYA VE GÜL ÖLÜMCÜL İKİ SEVDA

Kaynak: Tali Bir Akşam