Uyuduğu Beşiğe

Nurullah Genç

Ey şimdi gül koması, gamlı, hüzzamlı beşik
Dikenleri bağrına gömen cüzzamlı beşik
Hatırla o hayalin dolunay çehresini
Saba Melikesi’nin uğuldayan sesini
O hayal, ummadığın anda vurmuştu seni
Antika bir iskelet gibi görmüştü seni
Yıllarca beklemiştin ansızın gelir diye
Kollarında ışıklı bir dünya bulur diye
Rakkase rubailer tutununca bahtına
Oturmuştu kibirli perilerin tahtına
Mısra-ı bercesteye benzerdi her dudağı
Karanfiller içinde gül kokardı kundağı
Ufacık bir inkisar yayılan gözlerinden
İstanbul çeşmeleri süzülürdü derinden
Ey şimdi tabutuna baykuşlar konan beşik
Ölümlü her umudu sevgili sanan beşik 
Bu yılanlı karanlık biter mi, bilmiyorum
Ben de tabut misali kırgınım, gülmüyorum
İnfazını bekleyen ölü bir sanık gibi
Yarı uyku sarhoşu, yarı uyanık gibi
Sersefil uzanıyor ellerim sana doğru
O öyküler güzeli bakıyor bana doğru
Dedin mi: Bu ağlayan, kahraman bir delidir!
Ordusunu çöllerden uçuran küpelidir
Kalbimi bir kez olsun avucuna koydun mu
Kirpiğini inciten gölgeleri kovdun mu
Yüreğim parça parça aktı mı gözyaşında
Hayyam feryad-ü figan eyledi mi başında
Yandı mı İbni Sina bu muamma derdine
Geceler mum yaktı mı aşığın en merdine
Yoksa, elin-ayağın dolaştı mı ben gibi
Çaresizlik ruhuna geçti mi kefen gibi
Ey şimdi her köşede hülyasız kalan beşik
Ey O’nunla tattığı mutluluk yalan beşik

Kaynak: Hüznüm İle Ülfeti Pareler Laleleri