Şiirler, siirleri.org

Ezancı

Selçuk Bekar

Kaf Dağı'ndan mı, bilmem, o ses nereden gelir,
Ben, gerçekleri uyur, hep o sesi yaşardım
Balkonlardan aşırır ufacık kalbimi sır,
Bildik pencerelerden, meçhûle taşınırdım

Güneş, çirkin doğardı saf çocuklar üstüne:
Yakan top, saklanmaca, seksek neye yarardı?
Anlatacaksa bana bu büyülü dâveti,
Birkaç ihtiyar yıldız, bir büyükanne vardı
...
Bir büyükanne yoktu: 'Ses'e gitti dediler
Götürdükleri yerde taşlar dikili bahçe:
Ammâ sesten eser yok, mırnav mırnav kediler,
Kapısında bir demir ve üstünde kelepçe
...
Okullar aldı beni 'Fizikçiler işledi'
Göğsümü kurdu durdu hercâî bir vuruntu,
Gurbet doğurdu gurbet. 'Yalan', böyle başladı
Ben, 'Ses'i unutmadım... 'O ses', ve bir kuruntu:

Düşman kovalıyordu sanki art arda günler
Tekrârı olmayan bir müsâbakadan sonra
Aynamdaki beyaz kıl ve yaşanmamış dünler,
Gönlündeki 'Fî' dedi, haricinde ne var: 'Lâ'!

Rüzgâr, hani derler yâ: 'Bir rüzgâr attı beni'
Şu taş, Remzi'den kalma, o pencere kırıktı
Demir kapı zincirsiz, taşların çoğu devrik
Eridi vuslat mumu, içime kasvet aktı:
...
Çocuk kalbime her gün hasret eken 'ezancı'
Ne adını bildiğim, ne de gördüğüm amca
Kırk yıl sonra önünde, 'eskiden bizim' evin,
Gözüm boş minârede, gönlüm kördüğüm Amca...

Ankara - 2005



Selçuk Bekar  |
Puan: 4 / 6 Oy
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
Arkadaşına Gönder     Yazdır     Hata Bildir
Bu şiire link vermek isterseniz aşağıdaki linki kullanabilirsiniz
Bu şiire bir forumdan link vermek isterseniz aşağıdaki linki kullanabilirsiniz